Türkiye’de Şehir ve Kasabalarda Teknoloji Kullanımı O Kadar Farklı ki!

Teknolojin insan kullanımına açık yani tüketilebilmesi kolay olan tarafı şehir ve kasabalarda farklı rollere bürünebiliyor. Peki, nedir bu roller?

Türkiye’de Şehir ve Kasabalarda Teknoloji Kullanımı O Kadar Farklı ki!

Teknolojinin insan kullanımına açık ve kolay olan tarafı; şehir ve kasabalarda farklı rollere bürünebiliyor olması. Şehirdeki etki alanları ile daha küçük yerleşim yerlerinde kullanım ve etkileşim trendleri bambaşka eğilimler gösteriyor. Bu çeşitlilik her iki toplumsal kesimin yaşam tarzlarını da farklı etkilerken, taraflar aynı şeyleri yaşadıklarını düşünseler bile ortada dağlar kadar fark olduğunu asla kavrayamıyorlar.

Elma ve armut aynı güneşi görüyor diye aynı tada sahip olmak zorunda değil. Teknoloji de şehir ve kasabalar için aynı şekilde betimlenebilir. Teknolojiye bakış açısı kadar onu tüketiyor olma alışkanlıkları da farklılıklar gösterebilir. Uygulama alanları çeşitlenebilir ve bambaşka hizmetler için kullanılabilir. Bunu değerlendirebilmek için şehir ve kasaba tanımlarını kısaca hatırlamakta fayda var.

Kentleşme ve teknolojik evrim

Modernleşme süreci içinde olan ülkelerde en önemli gelişmelerden biride kentleşme. Bunun aksi iddia edilemez. Kentleşme son 200 yılın en önemli olgularından biri olarak bu sürecin tanımlanmasında büyük önem taşıyor. Sanayi devrimi ile birlikte ortaya çıkan makine teknolojisi gelişen fabrika, ulaşım ve iletişim sistemleri, bunların sağladığı kolaylıklar ve zorunluluklar büyük miktarda nüfusun topraktan kopmasına yol açtı. Kasaba ve daha ufak merkezlerden kentlere göç yaşandı ve ortaya çıkan bu nüfus hareketleri kentleşme olgusunu yarattı.

Kentli olmanın dayanılmaz hafifliği

Türkiye’de kentleşme sürecinin en önemli özelliği ise bu sürecin hızlı olması ve metropol adını verdiğimiz ana kentlerin diğerlerine kıyasla daha hızlı büyümeleri olarak tanımlanabilir. Bu büyümeyle beraber teknoloji tüketimi de hızla artmış, kent insanları teknolojiye bir şekilde belki de zorunlu olarak adım uydurmak zorunda kalmışlardır. Türkiye’de 1997 yılından bu yana nüfusun yarıdan fazlası milyonluk kentlerde yaşıyorlar. Aynı zaman çizgisi üzerinde internetin şehirlerde hızla yayıldığını görmek, cep telefonlarına geçiş, PC kullanımının da katlanarak arttığını gözlemleyebiliyoruz. Türkiye’de bunun en önemli sebeplerinden biri, dışa açık liberal ekonominin teknolojik gelişmeleri yurt içinde daha hızlı bir şekilde pazarlayabilmesinden kaynaklanıyor. Öte yandan, zaten lüks tüketim ve teknolojik avantajlar kentlere olan göçün en önemli sebeplerinden biri. Eğitim ve sağlık avantajları bile göçün birincil sebebi değil.

Kasabalar ve teknolojiye bakış açısı

Şehirlerin batıya yakın modernleşme sürecinin kasabalar ve daha küçük yerleşim birimlerince özümsenerek sosyal hayata entegrasyonu ise tamamen bambaşka süreçlerden geçiyor. Bu noktada şehirlerde toplumdaki hiyerarşik düzen teknolojik gelişmelerin özümsenmesinde önemli bir rol oynamıyor. Çünkü şehirde statüsünden ziyade cebini zorlayan herkesin teknolojiye ulaşabildiğini söyleyebiliyoruz. Ancak daha küçük yerleşim yerlerinde teknolojiye ilk önce statüsü yüksek grupların sahip olduğunu görebiliyoruz. Bir kasaba ileri geleni ya da tüccarı ile standart vatandaşın popüler teknolojik cihazlara sahip olabilme süreci asla eşit olmuyor. Metropolde ise bir profesör ile bir dolmuş şoförü statü ve sınıf farkına rağmen aynı anda en son model akıllı telefona kolayca sahip olabiliyorlar.

Kullanım alanları ve hızlı erişim

Aslında Türkiye’de teknolojik gelişime ayak uydurabilmenin tarihi 1960’lara kadar uzanıyor. Objektif olarak bakacak olursak Türkiye’deki çağdaşlaşma ve teknolojik gelişmeye uyum sağlama batının aksine üretimden farklı olarak batının tıkanan pazarlarını açma yönünde gelişti. 60’lı yıllarda kapısını çaldığımız Avrupa, kredi musluklarını sonuna dek açtığında Türkiye ancak sanayide kullanılacak ana donanım ve yan sanayi ürünlerine muhtaç haldeydi. Oysa bugün bu teknolojik ihtiyaçlar, statü ve sınıf belirlemek için yine üreten batının teknolojik pazar stratejisini bireysel platforma indirgeyerek kitlesel tüketimi şahlandırmasıyla hala devam ediyor.

Teknoloji kentlerde sağlık, eğitim, günlük ihtiyaçlar, sosyalleşme alanlarında artık birer “vazgeçilmez” olmaya devam ederken. Türkiye’de kasabalar henüz prematüre, anakentleri taklit etmeye çalışan bir tavır sergiliyorlar.

Son söz

Teknolojinin ülke çapında aynı anda yayılması ve kullanımının senkronize olması beklenemez. Kalabalık nüfuslu anakentlerle, küçük yerleşim merkezlerini bu yarışta aynı kulvara koyabilmemiz mümkün değil. Üstelik bu sadece Türkiye için de geçerli değil. Her ülke de bu böyle. Bugün Güney Kore’nin teknolojik dev olmasına karşılık şehirleri ve kasabaları arasında teknolojiyi özümseyebilme oranı asla aynı değil. Değişik ihtiyaçların baş göstermesi teknolojiye ulaşma sürecinde önemli rol oynayabiliyor. Ancak yukarıda anlattığımız tüm koşular ne olursa olsun değişebilecekmiş gibi de durmuyorlar.

YORUMLAR