Kurumsal filo tercihleri artık yalnızca filo bünyesindeki araçların teknik kapasitesine değil aynı zamanda markanın temsil ettiği değerlere ve imajına da bağlı olarak şekilleniyor. Özellikle elektrikli araçlar gibi yenilikçi segmentlerde, şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerine uygun modeller seçmesi artık bir norm hâline geldi. Ancak son dönemde bazı markalar, yöneticilerinin kamuoyuna yansıyan duruşları nedeniyle bu denklemde avantajını yitirmeye başladı. Üstü kapalı şekilde anlatsakta aslında dikkatli okurlarımız tahmin etmiştir. Tesla'nın sahibi Elon Musk siyasi tutumları sebebiyle kurumsal şirketlerden de tepki alıyor. İşte detaylar...
Tscherning Tesla Filosunu Tamamen İade Etti!
Danimarka merkezli büyük inşaat firması Tscherning, filosunda bulunan tüm Tesla araçları iade etme kararı aldı. Şirketten yapılan açıklamada bu kararın araçların performansı, verimliliği ya da teknik yeterliliğiyle ilgili olmadığı vurgulandı. Tscherning, kararın tamamen Tesla’nın kurumsal temsil düzeyiyle artık örtüşmediklerini düşündükleri bir anlayıştan kaynaklandığını ifade etti. Yönetim, “Sadece nasıl araç süreceğimize değil, kiminle süreceğimize de biz karar veririz.” diyerek tutumlarını net biçimde ortaya koydu.
Şirket, Avrupa merkezli üreticilere yönelerek elektrikli dönüşümden vazgeçmediğini, ancak bu süreci kendi kurumsal kimliğiyle daha uyumlu markalarla sürdürmek istediklerini belirtti. Geçmişte benzer adımlar atan diğer Avrupalı şirketlerin de etkisiyle, bu eğilim bölgesel bir duruşa dönüşmeye başlamış durumda. Tscherning’in kararı, Tesla’nın Avrupa’daki kurumsal müşteri ilişkilerini gözden geçirmesi gerektiğine dair dikkat çekici bir örnek oluşturdu.
Özellikle Elon Musk’ın son dönemdeki siyasi açıklamaları ve kamuoyundaki bazı çıkışları, Tesla’nın ticari algısını bireysel kullanıcılardan çok kurumsal müşteriler nezdinde daha fazla etkiliyor. 2024 yılı sonunda ABD’deki seçim sürecine yönelik açıklamaları ve Avrupa’daki bazı siyasi hareketlerle örtüşen söylemleri, markanın özellikle İskandinav ve Batı Avrupa ülkelerindeki kurumsal itibarını zedelemeye başladı.
Bu durum, markaya duyulan teknolojik güvenle, temsil edilen değerler arasındaki çizgiyi belirginleştiriyor. Tesla’nın 2025 yılının ilk çeyreğinde sergilediği zayıf finansal performans, son üç yılın en düşük dönemi olarak kaydedildi. Bu sonuç, yalnızca ekonomik etkenlerle değil, aynı zamanda kurumsal müşteri kayıpları ve marka imajı etrafında şekillenen güven sorunlarıyla da ilişkili olabilir. Avrupa pazarındaki bu gibi gelişmeler, Tesla’nın yalnızca ürün inovasyonuna değil, aynı zamanda küresel iletişim stratejisine de yeniden odaklanması gerektiğini gösteriyor.
Tscherning’in Tesla ile yollarını ayırması, teknik performansın tek başına marka sadakati yaratmakta yeterli olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor. Kurumsal müşteriler, satın aldıkları ürünün arkasında duran söylemle de örtüşmek istiyor. Bu da markaların sadece mühendislikle değil, değer iletişimiyle de rekabet ettiğini açıkça gösteriyor. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...