Korku Seansı Gerçek Hikayesi Nedir?

Korku Seansı gerçek hikayesi ile çoğu izleyicinin ürkmesine neden oldu ve bunun sonucunda filme daha çok kişi ilgi duyuldu. Peki, bu hikaye tam olarak nedir?

Korku Seansı gerçek hikayesi üzerine kısa bir araştırma yapan herkes gerçekte yaşananların filmin kendisinden çok daha ürkütücü olduğu konusunda hemfikir olacaktır. Orijinal ismi The Conjuring olan film, ilk olarak 2013 yılında beyaz perdede izleyicilerle buluşturulduğunda hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından beğenilip övüldü.

İzleyicilerin büyük bir kısmı, filmin bu kadar etkileyici olmasını senaristlere ve yönetmen James Wan'ın üstün başarısına bağladı. Senaristlerin ve yönetmenin filmin korkutuculuğu üzerindeki etkisi tartışılamaz ama seyirci kitlesini korkutmayı başaran tek etken bununla sınırlı değil.

The Conjuring'in hikayesi, Ed ve Lorraine Warren'ın korkutucu bir deneyimine dayanıyor. Film aşırı kurgusal görünse de Lorraine bütün bunların gerçekten de yaşandığını iddia ediyor. Ed 2006 yılında hayatını kaybetmiş olsa da filmin çekimlerinde Lorraine'e danışıldı. Lorraine, hikayeyi yönetmenin gereğinden de fazla değiştirmesine izin vermediğini öne sürdü.

The Conjuring'in tüyler ürperten gerçek hikayesini okumaya hazırsanız başlayabiliriz.

Tüm Detayları ile Korku Seansı Gerçek Hikayesi

Ed Warren, II. Dünya Savaşı gazisi ve eski bir polis memuruydu. Eşi Lorraine, Ed'in şeytanlarla iletişim kurabilen bir kâhin olduğunu iddia etti.

Ed ve Lorraine, 1952 yılında NESPR'ı (New England Society for Psychic Research) kurdular. Amityville ile ilgili araştırmalarından kısa bir süre sonra paranormal konular üzerine araştırma yapan iki saygın isim olarak ün kazandılar.

İkilinin en ünlü vakası, The Conjuring film serisine konu oldu. 1971 yılında Perron alesi Rhode Island'da bir çiftlik evine taşındı. Roger, Carolyn ve 5 çocuk, çiftlik evine taşındıktan bir süre sonra evde garip şeyler olduğunu fark etmeye başladı.

Carolyn, süpürgenin kaybolduğunu ve kendi kendine hareket ettiğini gözlemledi. Mutfakta kimse yoktu ama sürtünme sesi işitti. Mutfak yeni temizlenmişti ama zeminin üzerinde küçük toprak parçaları gördü.

İddiaya göre Carolyn, geçmişte bu evde neler yaşandığını araştırdı. Evin uzun bir zamandır aynı ailede olduğunu ve ailedeki insanların çoğunun genellikle gizemli ve korkutucu bir şekilde öldüğünü öğrendi. Çocuklardan birkaçı yakınlardaki bir derede boğulmuştu. Bu çocuklar arasında intihar eden de vardı, öldürülen de vardı.

Ruhların içinde en kötüsü filmde "Bathsheba" olarak geçen bir ruhtu. 1800'lerin ortalarına doğru Perron'ların evinde Bathsheba Sherman adında gerçek bir kişi vardı. Bu kişinin satanist olduğu düşünülüyordu. Bir komşunun çocuğunun ölümüne sebep olduğunu gösteren ipuçları olsa da hakkında bir soruşturma başlatılmadı.

Perron ailesi, kendilerine işkence eden ruhun Bathsheba olduğuna inanıyor. Evin en büyük kızı Andrea Perron, yatakların yerden yükselmesine neden olan başka ruhların da olduğunu söyledi.

Ailenin evde kaldığı on yıl kadar uzun bir süre boyunca Warren'lar araştırmayı oldukça kapsamlı tuttu. Lorraine, ailenin hayatını altüst eden ruhlarla iletişime geçmek için bir seans düzenledi. Carolyn, seans esnasında farklı dillerde konuşmaya başladı ve sandalyesi havalandı.

Andrea seansa gizlice tanık olduğunu öne sürdü. Annesinin başına gelenler karşısında şoke olmuştu. Sandalyesinin havalanmasını, başka dillerde konuşmasını ve fırlatılmasını anlattı.

Roger, seanstan sonra Warren'ları evinden uzaklaştırdı. Karısının başına gelenleri gördükten sonra inanılmaz bir şekilde endişelenmişti. Andrea'ya göre aile, parasal sorunlardan ötürü uzun bir süre o evde kalmaya devam etti.

Perron ailesi, ruhlar tarafından rahatsız edilmeye başlandıktan altı yıl sonra da İngiltere'deki bir aile buna benzer bir olay yaşadı. Hodgson ailesi, garip şeyler görmeye ve duymaya başladığını öne sürdü.

Ed Warren, olayları abartmak ve hatta uydurmakla suçlandı. Oysaki Warren'lar gerçekte şeytan çıkarmak gibi bir işe kalkışmadı. Hikayenin filmden koptuğu yer de tam olarak bu noktada başlıyor. Ne aile ne de Warren'lar, ruhları durdurmak için hiçbir şey yapmadığını iddia etti.

Evde paranormal olaylar yaşanmasına sebep olan ruhlar görünüşe bakılacak olursa birden yok oldu.

Perron'ların Evi Gerçekten Kullanıldı mı?

Hayır, Perron ailesinin bütün bu paranormal olayları yaşadığı ev filmde kullanılmadı. Bunun yerine filme ayrılan bütçe ile Perron ailesinin çiftlik evine benzer bir ev inşa edildi.  Gerçek çiftlik evi ise Harrisville'da hala duruyor.

Evin büyük kızı Andrea Perron, kendisi ile yapılan bir röportajda bu evde yaşayan herkesin kendi ailesi ile benzer deneyimler yaşadığını söyledi. İddiaya göre bazıları hayatını göz önünde bulundurarak çığlık atıp kaçtı ve eve bir daha asla dönmedi. Ev de yıllarca boş kaldı.

Tommy Shelby Kimdir? Peaky Blinders Gerçek mi?
İNTERNET

Tommy Shelby Kimdir? Peaky Blinders Gerçek mi?

Tommy Shelby kimdir? Bu, Peaky Blinders gerçek hikayesi ile ilgili soru işaretleri olan herkesin sorduğu soruların başında geliyor.

Filmde Kullanılan Bebek Gerçekte Var mıydı?

Evet ama Perron ailesi ile bir ilgisi yok. Ed ve Lorraine'in başka bir davasına dayanıyor. Bu davada iddiaya göre bir genç kıza annesi doğum günü hediyesi olarak bir bebek alıyor. Kısa bir süre sonra bebeğin hareket ettiği fark ediliyor.

Daha da ileriye gidiliyor ve bir kâğıt üzerine karalamalar yapılmaya başlandığı görülüyor. Bunların tamamından oyuncak bebeğin sorumlu olduğunu düşünmeye başlıyorlar. Asıl çözülmesi gereken düğüm ise kızın yanında kalan arkadaşının bebeğin gece kendisini boğmaya çalıştığını iddia ettiğinde atılıyor.

Korku Seansı'nı henüz izlemediyseniz, hangi sırayla izleyeceğinizi bilmiyorsanız Korku Seansı'nı izleme sırasını kontrol edebilirsiniz.

YORUMLAR