Artık Tıp Dünyası İçin Biz Birer Veri, Doktorlarımız da Yazılımdan İbaret

Teknoloji dünyası medikal gelişmeler için yatırımlarında cömert davranırken durup düşünmek gerekiyor. Gelecekte tıp dünyasında bireyler nerede duruyorlar?

Artık Tıp Dünyası İçin Biz Birer Veri, Doktorlarımız da Yazılımdan İbaret

Mark Zuckerberg ve sevgili eşi Priscilla Chan, kızlarının hayat boyu tıbbi garanti altına alınabilmesini ve var olan birçok hastalığın tedavisini sağlamak için medikal araştırmalara 3 milyar dolar bağış yaptıklarını açıkladılar. Bu sadece bir başlangıç, Silikon Vadisi milyarderlerinden Sean Parker’da aynı amaca hizmetle tıbbi araştırmalara 250 milyon dolar bağış yaptı. Google süper kontak lensler geliştirmek için kesenin ağzını açarken, nano robotlar tıbbi operasyonlarda başrolü almak için hızla geliştiriliyorlar. Teknoloji dünyası medikal gelişmeler için bu kadar cömert davranırken durup düşünmek gerekiyor. Gelecekte tıp dünyasında bireyler nerede duruyorlar?

Teknolojinin tıp dünyasına olan bu yakın ilgisi hasta doktor ve tedavi üçgeninde pek çok ezber bozacak. Hastalıkları giyilebilir teknolojik cihazlarla tanılamak ve çözümünü çevrimiçi olarak bulabilmek artık sıradan bir durum olacak. Sadece bir kol saati ya da giysi ile sürekli sağlığımızın kontrol altında olması sıradan bir durum olacak.

Doktorumuz yapay zeka

Elbette bu tür teknolojik gereçler bizi hastalıklardan sadece korumayacak. Yeri geldiğinde tıp dünyasının dev veri tabanlarından bize uyarılar gönderebilecek bir altyapıdan da bahsediyoruz. Tıp dünyasının gelişen ve büyüyen veri tabanı her türlü sağlık probleminin çözümünün yer alacağı dev bir tedavi bankası haline geliyor. Bu sayede vücudumuzun verdiği her alarm, bu veri tabanlarında tanımı ve çaresi bulunabilecek semptomlar olacaklar.

Yapay zekanın girmediği alanın kalmadığı günümüzde, böyle dev bir kütüphaneyi yönetecek ve bilgileri doğru yönlendirebilecek altyapı elbette ki doktorlar değil, Yapay zekanın ta kendisi olacak. 

Yazılımdan doktor olur mu?

Gidişat onu gösteriyor ki, gerçek bir operasyona ihtiyacı olmayan pek çok hastalık veya rahatsızlık için bu yukarıda saydığımız sebeplerden dolayı doktorlara pek ihtiyaç duymayacağız. Yapay zeka reçetenizi resmi olarak düzenleyerek cebinize koyacak. Bu da tıp alanında yapay zeka, giyilebilir teknoloji veya elektronik teşhis ve tanı merkezlerinde geliştirilecek bir durum. 

Öte yandan bugün en basit Android ya da iOS giyilebilir teknolojinin bizi sürekli takip ediyor olması ve çeşitli uygulamalarla sağlığımızı gözaltında tutuyor olması zaten yeni bir şey değil. Bu durumda bu uygulamaların daha önce bahsettiğimiz medikal ver banına bağlanarak tedaviyi gerçekleştirmesi de hayal değil.

Robotlardan operatör doktor çıkar mı?

Tıp camiasında üstün yeteneklere sahip, ellerinden şifa akan doktor ve operatörlerin hikayelerini okuyarak, buldukları çözümler ve başarılı operasyonlarından etkilenmemek elde mi? Değil elbette. Ancak bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz nano operatör doktor robotların da insan elinin müdahale edemediği yerlerde operasyonlara destek verdiği artık hikaye değil, bir gerçek. Bu yüzden daha detaylı ameliyatlar ve hızlı çözümler mümkün olabiliyor. Henüz önemli operasyonların hala uzman hekimler tarafından yapılıyor olması, yakın bir gelecekte bu görevi robotların devir almayacağı anlamına gelmiyor. 

Ülkemizde durum ne?

2014 yılında ABD’den gelen bir medikal teknoloji heyeti Türkiye’de durumu analiz etmek için ülkemize gelmişti. Sağlık endüstrilerinin Türkiye ekonomisinin ihtiyacı olan yeni büyüme modeli ve yüksek teknolojiye geçiş süreci için önemli olduğunu o zaman savunan TOBB, bu gelişmeyi Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı müzakereleri kapsamında değerlendirmişti. Ancak Türkiye hiçbir zaman ABD ile olan ilişkilerini siyasi ve askeri alanlardan maalesef ileriye taşımayı başaramamanın sancılarını hala çekiyor.

Çünkü, Sağlık Bakanlığı’nın sağlık politikası hepimizce malum. Devlet ile özel sektör ortaklığı sayesinde şehir hastaneleri oluşturmak, gelecek yıllarda yerli cihaz üretimini artırarak cari açığı gidermek bu politikanın ana ilkelerinden biri. Dünyada klinik araştırma ve teknolojik destek verebilme çabası 100 milyar dolarlık bir yatırımı işaret ederken, Türkiye’ nin bu pazardaki payı 30 milyon dolar kadar. Aslına bakarsanız hiç de azımsanacak bir rakam değil. Ancak yukarıdaki gelişmeler için henüz Türkiye’de bir şeylerin eksik olduğu da bir gerçek. 

Zoom yapabilen Teleskopik Lens Geliştirildi

Microsoft'un Yeni Şifreleme Algoritması Sağlık Sektörüne Yardımcı Olacak

e-Nabız ile Kişisel Sağlık Bilgileriniz Her Zaman Elinizin Altında

YORUMLAR